30 Aralık 2010 Perşembe

SUÇLU DEĞİL ÖĞRENCİYİZ!


İstanbul Üniversitesi yönetiminin talebi üzerine mahkeme polise bir yıl boyunca üniversitede arama emri verdi. ‘Özgür ve güvenli üniversite’ kapsamında sivil polislerle donatılan üniversitede yine bütünüyle öğrencilerin güvenliği düşünüldüğü için (!) polisler istedikleri gibi arama yapabilecekler.

İstanbul’da Sarıyer Behçet Kemal Çağlar Lisesi’nde kantin fiyatlarına getirilen zammı boykot etmek isteyen liselilerin okul yönetimince polise teslim edilmesi, Esenyurt Halil Akkanat Lisesi’nde okul çıkışı Erdal Eren’i anmak isteyen öğrencilere soruşturma açılması ve son olarak İstanbul üniversitesi öğrencileri için alınan karar ülkemizin demokratik olgunluğun kıyısına dahi erişemediğini göstermektedir.

‘Tek bayrak, tek millet, tek vatan’ diyenler tek tip üniversite, tek tip öğrenci istiyor. Ancak hükümet açısından kötü haber şu ki öğrenciler, karşılığı gaz bombası, gözaltı, soruşturma da olsa bu duruma direnmeye devam edecek.

Üniversite yönetiminin başvurusu ve Sulh Ceza Hakiminin arama iznini vermiş olması, açıkça ‘öğrenciler potansiyel suçludur’ anlamına geliyor. Bu köhnemiş zihniyetin hâlâ egemen olması bir yana alınan karar, bir insan hakları ihlâlidir.

Üniversitemize özgürce girebilmek en doğal hakkımızdır. Üniversite yaşamında baskıyı artırmayı hedefleyen bu kararın gerek siyasi gerek hukuki açıdan peşini bırakmayacağız.

EDP Genç

19 Aralık 2010 Pazar

Êdî bes e genelkurmay!

Son günlerde tartışılan ‘iki dil’ konusuyla ilgili olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamanın demokrasi açısından asla kabul edilebilir bir yanı yoktur.

Askerin devlet adına siyaseti denetlemesini engelleyemediğimiz, siyasî alanın daraltılmasına dönük bu tür girişimlerin önünü kesemediğimiz sürece Türkiye’de demokratik bir toplumsal dönüşümün gerçekleşmesi mümkün değildir.

Bölünme paranoyalarıyla milyonlarca yurttaşın anadilini konuşması, öğrenmesi, öğretmesi yasaklanamaz. Kürtçenin kamusal alanda özgürce kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması demokratik bir Türkiye’nin inşasının temel meselesidir. Çok dilli, çok kimlikli, çok kültürlü bir toplumda bölünme değil toplumsal, kültürel zenginlik söz konusudur.

Bugün Cumhurbaşkanı Gül’ün yaptığı üzere ‘Resmi dil Türkçedir’ hatırlatmasının değil, demokrasinin ve sivil siyasetin hatırlatılması zamanıdır. Birçok dilin yaşadığı bir ülkede devletin dilinin olamayacağının hatırlatılması zamanıdır.

Kürtçeye olan tahammülsüzlüğünü meclis mevzuatını işaret edip ‘parti kapatma nedenidir’ diyerek gösteren TBMM Başkanı’nın ve meclisteki tüm partilerin Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı ‘uyarı’ karşısında kayıtsız şartsız demokrasiden yana tavır alması gerekmektedir.

Milli mücadele döneminde oluşturulmuş savaş yönetim modelinden demokratik bir Türkiye’ye geçerken, kendisini hâlâ Türk milli kimliğinin, Türk dilinin ezelî koruyucusu ve taşıyıcısı olarak gören orduya esas olarak düşen, susmaktır.

EDP GENÇ

13 Aralık 2010 Pazartesi

EDP Genç: Paşa Paşa Yargılanacaksınız Netekim!


Eşitlik ve Demokrasi Partisi İstanbul Gençlik Meclisi, Erdal Eren’in ölüm yıldönümünde başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlerin yargılanması için suç duyurusunda bulundu.
Adliye önünde ‘Paşa Paşa Yargılanacaksınız Netekim’ yazılı pankart açan gençler, yaptıkları basın açıklamasında 12 Eylül darbecilerinin toplumun vicdanında ve hukukun karşısında yargılanması için, adalet için mücadeleyi ısrarla sürdüreceklerini vurguladılar.

ERDAL EREN UNUTULMADI
EDP Genç adına basın açıklamasını okuyan Cihan Erdal, “Bugün, Erdal Eren’in ölüm yıldönümü. 13 Aralık 1980’de 12 Eylül darbecileri tarafından düzmece bir kemik raporuyla, yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in hesabını sormak için buradayız. ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ diyen Kenan Evren’in yargılanması için buradayız.” dedi.

AKP BİR TEK ADIM ATMIYOR
“12 Eylül 2010 referandumu öncesinde darbecilerle derdi olduğunu söyleyen AKP hükümeti, evet oylarının çoğunluğuna rağmen Kenan Evren ve arkadaşlarını yargılamak için bir tek adım atmadı. İşi AKP karşıtlığından ibaret olan ana muhalefet ise demokrasiden yana ses çıkarmak yerine statükonun bekçiliğine devam ediyor.” diyen Erdal, “Biz, EDP Genç olarak yaşamımızda hâlâ boğuştuğumuz darbeci zihniyet ile hesaplaşmakta, darbecileri yargılamakta kararlıyız. Çünkü geçmişi unutmadık, çünkü daha iyi bir gelecek istiyoruz.” şeklinde konuştu.

Basın açıklamasının tam metni:
PAŞA PAŞA YARGILANACAKSINIZ NETEKİM!

12 Eylül askeri darbesi ile gelen YÖK, 29 yıldır 12 Eylül düzenini üniversitelerde sürdürüyor. Bizler okullarımızda, kampüslerimizde, hayatımızın pek çok yerinde bu düzenin soluğunu ensemizde hissediyoruz.
Anadilde eğitim hakkını savunanlara soruşturmalarla, copla, şiddetle yanıt veriliyor. Başbakan Erdoğan Almanya’daki Türklerin anadilde eğitim hakkını savunurken, konu Kürtlerin anadilde eğitim hakkı olduğunda yan çiziyor, âdeta demokratlığının sınırlarını gösteriyor. Başörtülü kadınların üniversiteye girişlerindeki engellerin kaldırılması için ise hâlâ yasal bir güvence sağlanmış değil.

Bizler, ilköğretimden başlayarak ırkçı, ayrımcı, tek tipçi ders müfredatlarından geçiriliyor, zorunlu din dersi ve milli güvenlik bilgisi derslerini almak durumunda bırakılıyoruz. Parasız eğitim isteyen öğrenciler ise tehlikeli görülüyor. Parçası olduğumuz kurumların yönetiminde söz ve karar hakkımız yok, üniversite yönetimi ne derse o! Özerk ve demokratik üniversite talep edenler, ‘Başka bir üniversite mümkün’ diyenler sivil polisle, ÖGB’yle karşılaşıyor.

Bir yandan YÖK’ün reforme etmekten bahsedenler diğer tarafta öğrencilere polis copunu, kimyasal gazları reva görüyor.

Temelinde insanın, toplumun değil devletin kutsallığının, bekâsının ve paranın yer aldığı zihniyetin cenderesinden kurtulmaya çalışan, eşitlik, özgürlük , adalet isteyen gençler olarak bu düzenin baş mimarlarından, 12 Eylül darbecilerinden hesap sormak için buradayız.

Bugünün bir anlamı daha var! Bugün, Erdal Eren’in ölüm yıldönümü. 13 Aralık 1980’de 12 Eylül darbecileri tarafından düzmece bir kemik raporuyla yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren’in hesabını sormak için buradayız. ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ diyen Kenan Evren’in yargılanması için buradayız.

12 Eylül 2010 referandumu öncesinde darbecilerle derdi olduğunu söyleyen AKP hükümeti, evet oylarının çoğunluğuna rağmen Kenan Evren ve arkadaşlarını yargılamak için bir tek adım atmadı. İşi AKP karşıtlığından ibaret olan ana muhalefet ise demokrasiden yana ses çıkarmak yerine statükonun bekçiliğine devam ediyor.
Biz, EDP Genç olarak yaşamımızda hâlâ boğuştuğumuz darbeci zihniyet ile hesaplaşmakta, darbecileri yargılamakta kararlıyız. Çünkü geçmişi unutmadık, çünkü daha iyi bir gelecek istiyoruz.

Bugün başta Kenan Evren olmak üzere tüm 12 Eylül darbecileri hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. 12 Eylül darbecilerinin toplumun vicdanında ve hukukun karşısında yargılanması için, adalet için mücadelemizi ısrarla, inatla sürdüreceğiz.

EDP GENÇ İstanbul Meclisi

10 Aralık 2010 Cuma

EDP Genç 12 Eylül Darbecileri Hakkında Suç Duyurusunda Bulunuyor

Zorunlu din dersiyle, milli güvenlik bilgisi dersiyle, ırkçı, milliyetçi, cinsiyetçi, dinsel ayrımcı, tek tipçi ders müfredatlarıyla, sivil polisiyle, disiplin yönetmeliğiyle, yasaklarıyla, YÖK'üyle 12 Eylül düzeni hayatımızda hüküm sürmeye devam ediyor. Darbeci zihniyetle hesaplaşmakta, darbecileri yargılamakta kararlıyız.

EDP Genç olarak, başta Kenan Evren olmak üzere tüm 12 Eylül darbecileri hakkında suç duyurusunda bulunmak için 13 Aralık Pazartesi 11.00'da Beşiktaş Adliyesi'nde buluşuyoruz.Suç duyurusunda bulunmak isteyen herkesi bekliyoruz.

Not: Gelecek olan tüm arkadaşlarımızın kimliklerinin önlü arkalı fotokopisini getirmeleri rica olunur.

EDP Genç İstanbul Meclisi

iletişim için:
iletisim.edpgenc@gmail.com
0537 841 3251



ODTÜ Meclisi 'Kürt Sorununun Demokratik Çözümü' paneli düzenledi


EDP ODTÜ Gençlik Meclisleri 9 Aralık’ta ‘Kürt Sorununda Gelinen (?) Son Nokta’ başlığıyla BDP Siirt milletvekili Osman Özçelik ve EDP kurucularından ODTÜ Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yasin Ceylan’ın konuşmacılığını üstlendiği bir panel gerçekleştirdi.

Yaklaşık 100 kişilik katılımla gerçekleşen panelde anadilde eğitim hakkı talebinin demokratik bir Türkiye yaratılmasındaki önemine vurgu yapılırken; demokratik özerklik meselesi, AKP’nin Kürt sorununun çözümündeki samimiyetsiz politikaları ve bugün Kürt sorununda gelinen nokta tartışıldı.

Toplantının başında aramızda bulunan Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç Öztürk de anadilde eğitimin önemini vurgulayan kısa bir konuşma yaptı. Toplantı soru cevap kısmının ardından son buldu


7 Aralık 2010 Salı

AKP hükümeti Gençsenlilere yapılanın hesabını vermelidir

                                                                                                                           
GELECEĞİMİZ HAKKINDA SÖZ, YETKİ VE KARAR HAKKIMIZI HİÇBİR BASKI ENGELLEYEMEYECEK!

4 Aralık Cumartesi günü Dolmabahçe’de Başbakan’ın YÖK üzerine rektörlerle yaptığı ikinci toplantıya katılmak isteyen öğrencilere uygulanan tutuma ibretle tanıklık ettik.

YÖK’ün ismi ve logosunu değiştirip ‘mütevelli heyet’ ile sermayenin üniversiteye entegrasyonunu tamamlayarak üniversitelerin özerkleştirileceğini, demokratikleştirileceğini sananlara öğrenciler kendi taleplerini içeren bir raporu sunmak istediler. Üniversitelerin ve YÖK’ün geleceğinin konuşulduğu toplantıya üniversite öğrencilerinin sözlerini iletmek isteyenler acımasız biçimde polis şiddetine maruz kaldı.

Gençsenli arkadaşlarımıza yapılan saldırı AKP hükümetinin demokrasi söyleminde ne kadar ‘tutarlı’ olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Gençsenli arkadaşlarımıza uygulanan şiddet, hamile bir arkadaşımızın bebeğini düşürmesine sebebiyet verecek derecedeki vahşet, suçsuz yere gözaltına alınmalar, öğrencilerin söz ve karar haklarını gasp etmekten başka bir şey değildir.

Başta Hüseyin Çapkın ve hiçbir uyarı yapmaksızın çevik polislere ‘saldırın’ emrini veren Beyoğlu Emniyet Müdürü Gökhan Özsavaş olmak üzere İstanbul polisi ve bütün bu uygulamalara göz yuman AKP hükümeti Gençsenlilere yapılanın hesabını vermelidir.

Gaz bombası atarak, coplayarak, döverek öğrenciler asla susturulamaz.

Geleceğimizi belirleyen kararlar biz olmadan alınamaz.

Dört yanı copla, baskı ve şiddetle örülü kof demokrasi anlayışı bu ülkeye yakışmıyor. Biz ‘herkes için demokrasi’ diyenler, öğrencilerin yaşamlarını etkileyecek her konuda söz ve karar sahibi olduğu demokratik bir ortam istiyoruz. Sahtesini değil, gerçek demokrasi istiyoruz.

Geleceğimizi ilgilendiren tüm konularda söz, yetki ve karar hakkımız için sonuna kadar mücadele etmeye devam edeceğiz!

EDP GENÇ
(EDP Genç Türkiye Meclisi)