6 Eylül 2010 Pazartesi

EDP Genç - Kamp Raporu

27-30 Ağustos tarihlerinde Kuşadası'nda yapılan EDP gençlik kampı, EDP Genel Başkanı Ziya Halis'in ve Genel Başkan Yardımcısı Hüner Buğdaycıoğlu'nun açılış konuşmalarıyla başladı. Dört gün boyunca kampta Kürt sorunu, Ergenekon, anayasa değişikliği, nükleer enerji, toplumsal cinsiyet, inanç özgürlüğü gibi Türkiye'nin önemli gündemlerine dair tartışmalar yapıldı.

1. gün

Kürt Sorununda Çözüm: Eşit Yurttaşlık
‘Kürt Sorununda Çözüm’ başlıklı panelin konuşmacıları EDP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, EDP MYK üyesi Nurettin Kızılkan ve EDP Genç üyesi Sercan Çınar idi.
Panelde, öncelikle Kürt sorununun tarihsel çerçevesi üzerine konuşuldu. Eşit yurttaşlık temelinde çözümün aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşmesinin en önemli adımı olduğu belirtildi.
Çözüm için Kürt siyasal hareketinin anadilde eğitim, siyasal af, anayasal yurttaşlık gibi taleplerinin görmezden gelinmemesi gerektiğinin altı çizildi. Çatışma ikliminden diyalog iklimine geçişte hükümet başta olmak üzere tüm toplumsal kesimlere büyük iş düştüğü, EDP’nin bu anlamda önemli bir rolü olduğu vurgulandı.

Devletçi Eğitimden Piyasacı Eğitime, Üniversitelerin Durumu
EDP PM üyesi Çağdaş Küpeli'nin katılımıyla gerçekleşen atölyede Bologna süreci ve üniversitelerde uygulanan neo-liberal politikalar tartışıldı. Küpeli sunumunda üniversitelerin özelleştirilmesine doğru giden sürecin küresel düzeyde hız kazanan neo-libereal politikaların bir parçası olduğunu söyledi ve bu politikalara karşı küresel mücadelenin önemine vurgu yaptı. Yapılan tartışmalarda Bologna süreciyle hedefin hem üniversiteler arasında rekabetin hem de Avrupa'nın ABD ve Asya ile rekabet edebilme koşullarının oluşturulmaya çalışıldığı belirtildi. Türkiye'nin de imzacısı olduğu Bologna sürecinin sözleşmeli personel uygulamasının yaygınlaştırılması, üniversite kaynakları kullanılarak yapılan AR-GE çalışmalarının toplumsal ihtiyaç değil şirket ihtiyaçları üzerinden şekillenmesi, bursların kredilere dönüştürülmesi ve harçların yükselmesi gibi öğrenciler ve çalışanlar üzerindeki etkileri tartışıldı. Ardından tüm öğrencileri ilgilendiren sorunların çözümü için kapsayıcı bir mücadelenin nasıl inşa edilebileceği konusunda fikirler paylaşıldı.


2. gün

Kadın Atölyesi
Kadın atölyesi, konuşmacı olarak katılan EDP PM üyesi Kızbes Aydın’ın kadın örgütlenmeleri üzerine yaptığı sunumla başladı. Ardından atölyeye katılanlar EDP içinde kadın meclislerinin neden gerekli olduğu ve nasıl bir örgütlenme biçimine sahip olması gerektiği konularında düşüncelerini paylaştılar.
Kadın meclislerinin mümkün olduğunca yatay bir örgütlenme formatına sahip olması, yaşadığımız her alanda (mahalle, üniversite, lise gibi) kadın çalışması yapmamız gerektiği tartışıldı. Önceki çalışmalarda yapılan eksikliklerin tespit edilmesi üzerine duruldu.
Kadın çalışmasının, hayatın yarısını oluşturan kadınların toplumdaki görünürlülüğünü ve temsiliyetini artırması açısından kritik olduğu konusunda ortaklaşıldı. Bu açıdan EDP’nin %50 kadın kotasının önemli bir adım olduğu, kota uygulamalarının kadınların parti ve sendika yönetimlerine katılımlarının garantilenmesi için bir zorunluluk olduğu ancak bunun yanı sıra parti binalarında, sendikalarda kreşlerin açılması; çocuk, yaşlı, hasta bakımı gibi işlerin toplumsallaştırılması gerektiği vurgulandı.
Kadın atölyesi ilk kez farklı illerden bir araya gelen genç kadınların kadın sorunu ve örgütlenme üzerine fikirlerini paylaşmaları açısından olumlu geçti.

Özgürlükçü bir Laiklik!
EDP Genel Başkan Yardımcısı Necdet Saraç, EDP Genel Başkan Yardımcısı Hüner Buğdaycıoğlu ve EDP PM üyesi Ozan Ersan’ın konuşmacı olduğu panelde sol-laiklik ilişkisi, inanç özgürlüğü gibi konular tartışıldı.
Türkiye’de devletin bütün din, mezhep ve inançlardan eşit uzaklıkta durarak yönetilmesi, özgürlükçü bir laiklik anlayışı doğrultusunda inanç özgürlüğünün güvence altına alınması gerektiği konuşuldu.
Alevi toplumunun din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması, Cemevlerinin ve bütün ibadethanelerin eşit hukuki güvence altına alınması, Diyanet İşleri Başkanlığının ortadan kaldırılması gibi haklı temel taleplerin karşılanması gerekliliği ve AKP hükümetinin bu konudaki samimiyetsizliği belirtildi. EDP’nin programatik belgesinde yer alan ‘İnançlara Eşit Mesafede Duracağız!’ başlıklı kısmın meselenin önemli bir özeti olduğu vurgulandı.

Nükleer Sorunu ve Suyun Ticarileştirilmesi
EDP İzmir İl Başkanı Arif Ali Cangı'nın konuşmacı olarak katıldığı atölyede nükleer enerji ve suya erişim hakkı iki ayrı başlık altında tartışıldı. İlk kısımda atölyeye katılanlar nükleer enerji konusunda fikirlerini paylaştı. Nükleer santrallerin esas amacının enerji değil silah üretmek olduğu, santrallerin aslında ürettiği enerjinin üç katını harcadıkları, enerji üretimi iddiasının nükleer santrallerin kurulumuna ikna için öne sürüldüğü belirtildi. Nükleer santrallerin atık sorunu, Çernobil kazasından hatırlayacağımız önemli riskleri barındırması ve yüksek kurulum maliyetleriyle toplumsal maliyetinin çok yüksek olduğu; bugün nükleer santrale sahip ülkelerin bu santralleri kapatarak diğer ülkelerde kurmaya çalıştığı tartışıldı. Mücadelenin nükleer santrallerin kurulmasına izin vermemek üzerine şekillenmesi gerektiği ve yenilenebilir enerjilerin yerinde kullanıldıklarında enerji ihtiyacımızı karşılayacağı vurgulandı.
Atölyenin ikinci kısmında Cangı, insanlık onuruna uygun bir hayat sürdürülebilmesi için yeterli ve sağlıklı suya ihtiyacımız olduğunu, suya erişim hakkının başta yaşam hakkı olmak üzere diğer insan haklarının gerçekleştirilmesinin önkoşulu olduğunu anlattı ve bu hakkın garanti altına alınması için Türkiye'nin de altına imza attığı anlaşmalardan bahsetti. Ardından Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven'e açılan dava gibi güncel olaylar üzerinden suya erişim hakkı mücadeleleri tartışıldı.

Eksen Kaymasında Sol Düşüncenin Önemi
Son dönemdeki eksen kayması tartışmalarına da değinilerek artık değişen dünyanın Doğu - Batı ekseninde olmadığı, sol düşüncenin hem yaşam stili olarak hem de iç ve dış politikada bu kavram kargaşasından azade biçimde bir yol alması gerektiği konuşuldu. Yeni gelişen dünya düzeninde artık belirgin kutuplaşmaların şimdilik olmadığı ama, dünyalı ülkelerin yeni kutup ve eksenler aramakta olduğu belirtildi. Türkiye'nin de bu noktada yapıcı, barışçı ve aktif bir uluslar arası siyaset için çaba harcaması gerektiği vurgulandı.


3. gün

Vesayet rejimi, Ergenekon ve Sol
Panel EDP PM üyesi Ferdan Ergut ve EDP Genç üyesi Cihan Erdal'ın vesayet rejimi ve Ergenekon davası üzerine yaptıkları sunumlarla başladı. Ergut konuşmasında sorunun tarihsel gelişiminden bahsetti ve çok partili rejime geçişle birlikte askerin siyasete müdahalesinin başladığını vurguladı. Askeri vesayetin yerleşmesi açısından 27 Mayıs darbesi sonrası hazırlanan 61 anayasasının MGK'yı ve askeri adalet sistemini getirmesiyle dönüm noktası olduğunu, sürecinse 80 darbesiyle tamamlandığını belirtti.
Erdal ise konuşmasında Ergenekon davasındaki gelişmelerden bahsetti ve solun demokrasi ve özgürlük mücadelesinin güçlenmesi için davanın sonuna kadar götürülmesi ve suçluların cezalandırılması yönünde tutum alması gerektiğini söyledi.
Sunumlardan sonra yapılan tartışmalarda Ergenekon davasının ordunun "en güvenilir" kurum imajını büyük ölçüde sarstığı ve meşruiyetinin sorgulanmasını sağladığı belirtilerek, EDP'nin görevinin oluşan bu çatlağı darbelere ve askeri vesayet rejimine karşı toplumsal mücadele kanallarını oluşturmak için genişletmeye çalışmak olduğu vurgulandı.

Anayasa Değişikliği
EDP’nin genç üyelerinin yanı sıra atölyede Genel Başkan Yardımcımız Necdet Saraç ve PM üyemiz Ferdan Ergut da bulundular. Atölye, EDP GENÇ üyelerinden İbrahim Baysal’ın referanduma sunulan Anayasa değişikliklerine ilişkin ayrıntılı sunumuyla başladı. Referanduma sunulan pakette yer alan düzenlemelerin, toplumun esaslı taleplerine cevap verebilecek derecede iyileştirmeler içermemelerine karşın, mevcut yapıdan bir adım dahi olsa ileri olduğu için desteklenmeleri gerekliliği üzerinde duruldu. Bir daha Şemdinli olaylarının yaşanmaması; Susurluk ve Ergenekon çetelerinin yargıdan kaçamaması için referandumda ‘Evet’ denmesi gerektiği söylendi. Sunumun ardından katılımcılar söz alarak kendi görüşlerini ve pakete ilişkin kafalarında yer alan soru işaretlerini paylaştılar. Sunumu hazırlayan İbrahim Baysal ve PM üyemiz Ferdan Ergut, sorulara cevap vererek EDP’nin ‘AKP zihniyetine Hayır, referandumda Evet’ kararının gerekçelerini anlattılar. Hayır’cı solcuların 12 Eylül’ün yargılanamayacağı, grevin yasaklanacağına ilişkin söylemlerinin gerçekçi olmadığı ve darbeci ve statükocu zihniyetin ekmeğine yağ sürmekten başka bir işe yaramadığı üzerinde duruldu. Solcuların görevinin darbecilerin avukatlığını yapmak değil, 12 Eylül’ün yargılanabilmesi için mücadele vermek olduğu vurgulandı. Referandumda ‘Evet’ çıkması halinde 13 Eylül’de EDP üyelerinin darbecilerin yargılanmasına ilişkin suç duyurularını savcılıklara ileteceği ve olabildiğince çok darbe mağduruna ulaşılarak 12 Eylül işkencecilerinin bulunabilmesi için yoğun bir çaba sarf edecekleri belirtildi. Genel Başkan Yardımcımız Necdet Saraç da söz alarak, AKP’nin gerçek anlamda demokrasiyi getirebilecek nitelikte bir parti olmadığını, Türkiye’de Diyanet’i ve zorunlu din dersleri, YÖK, seçim barajı gibi köklü 12 Eylül kurumlarını kaldıracak iradeye yalnızca EDP’nin sahip olduğunu belirtti. Atölyenin sonunda PM üyemiz Ferdan Ergut'un, EDP’nin referandum sonrası takınacağı tavra ve partimizin Türkiye siyasetinde durması gereken noktaya ilişkin değerlendirmeleri gençler tarafından alkışlarla karşılandı.

Özgür Yazılım
“Özgür Yazılım” konulu sunumun ilk kısmı, Özgür Yazılım Hareketi’nin başlangıç felsefesi ile başladı. Kaynak kodun ne demek olduğu ve bu kodun kapalı ile açık olmasının arasındaki fark anlatıldı. Fikri mülkiyet hakları ile çalışan bir endüstride özgür yazılım projelerinin özünde nasıl farklı bir üretim modeli ihtiva ettikleri de önemli vurgular arasında idi.
Sunumun ikinci kısmında, yazılım dünyasında tekelleşen Microsoft gibi şirketlerin aslında hangi yollarla bu noktaya geldiğine dikkat çekildi. Bulundukları konumu korumak için etik dışı yollara çok sık başvurdukları belirtildi. Bu tekelleşmeyi de üretimi çok maliyetli olmayan fakat herkesi ürettikleri yazılımları satın almaya mecbur eden, paylaşmayı yasaklayan bir politika sayesinde elde ettikleri vurgulandı.
Sunumun sonunda dinleyenlerin ve onların çevrelerinin özgür yazılıma alıştırılması ve bizzat kullanmaları amacı ile bir Linux dağıtım olan Ubuntu 10.04 işletim sistemi CD’leri dağıtıldı.
Kampın son günü PM’ye sunulmasında ortaklaşılan EDP Genç yönetmeliğinde, kurumsal çalışmalarda özgür yazılımların tercih edilmesinin ve özgür yazılım hareketinin desteklenecek olmasının belirtilmesi dikkat çekti.

EDP Genç Forumu
Forum kampın 3. ve 4. günlerinde iki ayrı oturum olarak gerçekleştirildi. İlk oturumda EDP Genç'in önümüzdeki dönem hangi çalışmaları yapabileceği değerlendirildi. İkinci oturumda ise Parti Meclisi'ne sunulacak gençlik yönetmeliği tartışılarak karara bağlandı. Ekim ayı sonunda yapılması planlanan Gençlik Kongresi'ne kadarki süreci organize edecek bir koordinasyon kurulu oluşturuldu.

17 ilden 100'e yakın kişinin katıldığı kamp tüm eksikliklerine rağmen birbirimizi tanımamız, EDP'nin çalışmaları ve Türkiye gündemine dair fikirlerimizi paylaşmamız açısından olumlu geçti. Önümüzdeki dönem daha iyi organizasyonlar gerçekleştirebilmemiz için de önemli bir deneyim oldu.

EDP Genç Forumu (29-30 Ağustos 2010)

Forumun ilk gününde EDP Genç olarak önümüzdeki dönem yapacağımız çalışmaları ve öğrenci sendikası ile ilişkilerimizi değerlendirdik.

  1. EDP'nin gençlik alanına yönelik daha net bir politika geliştirebilmesi için gençlerin sorun ve ihtiyaçlarına dönük bir araştırma yapılması,
  2. EDP ve EDP Genç tanıtım broşürleri hazırlanarak tanıtım ve üye kampanyası yapılması,
  3. Önümüzdeki bir yıl içinde tüm illerde en az bir panel/paneller örgütlenmesi,
  4. Bulunduğumuz alanlarda iki haftada bir dışa açık konulu toplantılar yapılması,
  5. EDP Genç'in siyasi çalışmalarında yerel inisiyatifleri ön plana alan bir yaklaşımı esas alarak gençliğin akademik demokratik mücadelesinin bir alanı olarak gördüğü sendikal çalışmalara destek vermesi,
  6. Lise çalışmalarının liseli arkadaşların inisiyatifine bırakılması gerektiği konusunda ortaklaşıldı. Liseli arkadaşların - Zorunlu din derslerinin kaldırılması için broşür hazırlanması ve kampanya yapılması, üniversite tanıtım turları düzenlenmesi, kitap kampanyası yapılması, öğrenciler arasında dayanışmayı artırmaya yönelik olarak "akran çalışması" yapılması gibi öneri ve kararlarının desteklenmesi ve geliştirilerek metin halinde ilk koordinasyon toplantısına sunulması kararlaştırıldı.

Forumun ikinci gününde, önümüzdeki ilk PM'ye Genel Başkan Yardımcısı Hüner Buğdaycıoğlu tarafından sunulacak olan Gençlik Yönetmeliği tartışılarak karara bağlandı.

Ekim ayı sonunda yapılması kararlaştırılan Gençlik Kongresi'ne kadarki süreci organize edecek bir koordinasyon kurulu oluşturuldu. Koordinasyon, illerin önerdiği isimler ve genç PM, MYK üyeleri olmak üzere toplam 19 üyeden oluşuyor. Lise alan temsilcisi ve Ankara’nın 2 temsilcisi daha sonra bildirilecek.

Koordinasyonda görev alan isimler:
Ali İset (Konya), Anıl Taş (Aydın), Atakan Güzel (Adana), Cihan Erdal (İstanbul), Cihat Demirtaş (İstanbul), Duygu Karadayı (İstanbul), Ekin Gün (İzmir), Gökhan Ergün (Denizli), Günsel Deniz (Gaziantep), Hayri İnce (PM), Ilgım Yıldır (MYK), İbrahim Baysal (İstanbul), Münevver Küçükakın (Manisa- Alaşehir), Ozan Ersan (PM), Sadun Azak (Kocaeli), Simin Gürdal (İstanbul), Sümbül Seda Yalnızca (Kütahya), Ufuk Dede (İstanbul), Yakup Yıldırım (Adıyaman)